Gonca Royem Gündoğan | Mavi Duvar
- Toprak Şems Tezcan
- 20 Nis 2024
- 1 dakikada okunur

Mavi duvarla vedalaştık. Küçük ellerimi yüzünde gezdirdim. Pütürlü yüzeyi, vedalardan arda kalan göz yaşlarına benziyordu. Odamın kapısını kapattım ve evden çıktık. Duvarlar yine değişti. Mavi duvarın kendine ait bir sohbeti vardı. Bana çocuklardan, kavgalardan bahsederdi. En sevdiğim ise sessizliklerden bahsetmesiydi. Ona göre her sessizlik özelmiş. Heyecanlıydım. Bir o kadar da korkuyordum. Annem ve babam bavullarımızı içeri alırken ben de odama yöneldim. Koridordan geçerken bir ses duymamıştım. Çantam sırtımda, odaya ürkek adımlarla girdim. Odaya girer girmez duvarlardan biri;
“Nerden gelmiş bunlar?” dedi.
“Bilmem ki… uzak bir yerden gelmişler sanırım bitkinliklerine baksana.”
“Şşt! Çocuk baksana! Nerden geldiniz?”
“Aman boş verin. Zamanla açılır o da.”
Cevap vermedim. Kaba olmaları sinirimi bozmuştu. Onlarla ilk buluşmam bana mavi duvarla tanışmamızı anımsattı. Beni hiç korkutmamıştı. Dili yumuşacıktı. Hatta ilk gece karanlıktan korktuğumda ona sığınmıştım. Eşyalarımı dizdim. İşim hızlı bitti. Sesler gelmeye devam ediyordu.
“Memur bunlar ben hallerinden anlarım.”
“Pek bir eşyaları da yok baksana! Çok kalmazlar.”
İçimden haklı olduklarını geçirdim. Yatağıma uzandım. Zihnimden hep “Yine mi?” diye geçiriyordum. Beynimin kıvrımlarından aynı şeyler geçip durdu. Onlar sayesinde uyuyakaldım. Uyandığımda hava kararmıştı. Kısa bir süre sonra babam odama girdi.
“Hadi bakalım hazırlan bir şeyler yemeye gidelim kızım.” dedi.
Babam kapının eşiğinde dururken arkasından annem çıktı. Duvarların onları incelediğini hissettim. Sanki annem de onları hissetmiş gibi duvarlara baktı. Ardından bana gülümseyerek;
“İstersen maviye boyayalım ne dersin?”
Ne fark ederdi ki? Kimse onun yerini tutamayacaktı.
Comments